Anlatamadıklarımın Satırları
İçimde susmayan, kelimelerin bile yetmediği bir ağlama hissi var.
Gökyüzünü izlediğim, uykunun gelmediği, kendimi yazarak iyi hissetmeye çalıştığım uzun bir geceden yazıyorum bu satırları.
Ne yazacağımı dahi bilmeden yazmaya çalışıyorum, karalıyorum bir şeyler işte bu gecede.
Aslında nereden başlayacağımı bilmiyorum… Sustuklarım mı daha ağır gelmeye başladı, yoksa taşıdığım yükler mi, bilemiyorum. Bunları yazarken hala gözümden süzülen yaşlar ve derin bir iç çekiş var.
Kalbimin tam ortasında bastırdığım ama bir türlü dinmeyen bir sızı taşıyorum sanki. Her nefeste daha çok hissedilen, kelimelere sığmayan bir acı gibi.
İnsan bazen kalabalıklar içinde bile yapayalnız hissedebiliyor. Ve o yalnızlık öyle bir his ki; anlatmaya çalıştıkça daha da büyüyor.
Bu gece başka… Her zamankinden farklı bir boşluk var içimde.
Düşünceler susmuyor, geçmiş anılar kafamın içinde dönüp duruyor. Olmuşlar, olmamışlar, söylenmişler ve hep sustuklarım…
Sanki her biri ayrı bir yara gibi içimde. Sustukça büyüyen, konuşulmayınca derinleşen… Ve ben, onları anlatmak yerine yutkunmayı seçmişim hep.
Belki de bu yüzden şimdi kalem elimde, yazmakla avunuyorum. Çünkü bazen yazmak, söyleyemediklerinin en sessiz çığlığı oluyor.
Zaman zaman durup derin bir nefes alıyorum. Gözlerimi kapatıyorum ama içimdeki ağırlık geçmiyor.
Uykunun gelmemesi bile bir tesadüf değil belki de… Çünkü bazı geceler, insanın kalbi dinlenmek istemiyor. Sadece biraz anlaşılmak, biraz hafiflemek istiyor.
Yazdıkça içimdeki düğüm çözülür mü bilmiyorum ama en azından deniyorum.
Çünkü biliyorum; bazen kalbimizdeki yangına sadece kelimeler su olabilir.
Ve ben bu gece, kelimelere tutunarak ayakta kalmaya çalışıyorum.
Sadece biraz rahatlamak için, sadece biraz olsun içimi dökmek için…
Kimse duymasa da, kimse anlamasa da bu yazı benim kendime attığım bir çığlık belki de.
Sessizce dökülen gözyaşlarımın, iç çekişlerimin yankısı.
Belki sabah daha iyi hissederim. Belki de sadece bu geceyi atlatmam gerekiyor.
Ama her şeye rağmen biliyorum, yazmak iyi geliyor.
Çünkü yazmak, ne olursa olsun içimde bir yerleri hâlâ iyileştirebildiğimin kanıtı.
Ve bu da bir başlangıç… Sessiz ama umutlu bir başlangıç.
Kelimelere dökülmüş ama sanki satır aralarında hâlâ söylenememiş çok şey vardı. O "susmayan ağlama hissi" çok tanıdık geldi bana da…
YanıtlaSilBazen insan gerçekten neden ağlamak istediğini bile bilmiyor ama içinde bir şeylerin kırıldığını hissediyor. Senin bu kadar içten yazman, bu duyguları açıkça paylaşman, sadece yazmak değil; bir nevi cesaret aslında.
Bizler, blog yazarı olarak gerçekten bazı geceler sadece yazarak kurtuluyoruz. Anlatamadıklarını, anlamayanlara rağmen kendi içinde anlamlandırmaya çalışmak… İşte bu da bir iyileşme yöntemi aslında.
sanırım bizler de yazarak iyileşiyoruz
YanıtlaSil