Bursa’da Beş Günlük Bir Kamp Serüveni

 



Bir haftalık Bursa tatilinden sonra yeniden merhaba! 🌿
Aslında bu tatil bambaşka bir serüvenle başladı. Arkadaşım bir gün bana GSB’nin düzenlemiş olduğu bir kamp başvurusunu gönderdi: “Hadi beraber başvuralım!” dedi. Hiç düşünmeden ikimiz de başvurduk. GSB ve TİKA iş birliğiyle düzenlenen bu kampa katılma hakkını ben kazandım, ama maalesef arkadaşım kazanamadı. Açıkçası neye göre seçim yapıldığını hâlâ bilmiyorum.

📌 Kamp tarihi 1-5 Eylül’dü. Üstelik tüm masraflar GSB tarafından karşılanacaktı. Yolculuğum 31 Ağustos gecesi başladı. Uzun yolculukları g
erçekten çok seviyorum. Camdan dışarı baktığımda gördüğüm sadece bir sokak lambası ya da araba farı değildi. Hayallerim, geçmişim, hatalarım, pişmanlıklarım, kazandıklarım ve kaybettiklerimdi… Gece 1’de başlayan bu düşüncelerim sabah 5’e kadar sürdü. Sonra bir ara uyumuşum ve gözlerimi açtığımda artık Bursa’daydım.

İlk Karşılaşmalar

Hiç kimseyi tanımadan gittiğim bu kamp bana daha ilk dakikalarda sürpriz yaptı. Otogarda tanıştığım insanlarla sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi samimi olduk. Daha 2 saat önce tanımadığım kişiler, kısa sürede “otogar arkadaşlarım” oldular. Hatta aynı odada kalmamız bu bağı daha da güçlendirdi.

Kamp alanına vardığımızda gördüğüm manzara ise tarifsizdi: Deniz, sahil, bungalov evler… Hatta benim en sevdiğim cins köpek bile vardı, daha ilk andan içim ısındı. 🐶 Yerim onu!

Eğitimler, Projeler ve Etkinlikler

Sabah 09.00’dan 16.00’ya kadar TİKA eğitimleri sürüyordu. TİKA’nın faaliyetlerini, bizim hazırlayacağımız projelerin kapsamını öğreniyor ve her gün yeni bilgilerle donanıyorduk.

Eğitimlerin en dikkat çekici kısmı ise şu oldu: Bizden bir ülke seçmemiz istendi ve o ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacak bir proje tasarlamamız gerekiyordu. Hiç tanımadığım insanlarla bir araya gelerek bu projeyi hazırladık. Sanırım kampın en zorlayıcı anı da buydu. Çünkü grup çalışması gerçekten kolay değil; herkesin fikri farklı, herkes başka bir açıdan bakıyor. Kimi anlarda yorucu olsa da sonuçta bu da kampın tuzu biberi oldu diyebilirim.

Öğleden sonraları ise tam bir tatil havasıydı: Deniz, kum, güneş; akşamları konserler, tiyatrolar ve çeşitli etkinlikler… Her gün hem farklı insanlarla tanışıyor hem de yeni şeyler öğreniyordum. Birazcık yanmış olabilirim tabii, Bursa güneşi şakaya gelmiyormuş. 😄 Ama işin en güzel kısmı geceydi: Ay ışığının denize vurduğu o anlarda kumsala oturup hayal kurmak… O an gerçekten tarifsizdi.

Vedalar ve Dönüş

Sanki o beş gün hiç bitmeyecekmiş gibi hissetmiştim. Ama her güzel şeyin bir sonu var. Katılımcı belgelerimizi aldık, son eğlencemizi yaptık ve dönüş vakti geldi. Rüya gibi geçen günlerin ardından kendimi tekrar Ankara’da buldum.

Bu beş gün hem tatil hem eğitim hem de unutulmaz anılarla doluydu. Keşke her detayını yazabilsem… Galiba artık bu sene için son gezim buydu. Ailem de bana “Bu sene Türkiye turuna çıkmış gibisin!” diyor. Haklılar, çünkü gerçekten birçok şehir gezdim. Ve evet, buzdolabımda her şehirden bir magnet var. Bakalım sıradaki magnet nereden olacak? 🙂

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Pazar Sabahı Hayallerin Peşinde

Hepimiz Biraz Vaka Değil Miyiz?

İzmir Rüyası ve Bir Doğum Günü Hatırası