Bir Kulaç Hayal, Bir Kulaç Gerçeklik
Bugün klorlu su yuttuğum, hayalimdeki arabayla göz göze geldiğim ve annemin bana “küçük maganda” dediği günün sonunda, yorgun ama gülümseyerek yazıyorum bu satırları.
Sabah erken kalkıp arkadaşımla yüzmeye gitmeye karar verdik. Uzun zamandır yüzmemiştim. Havuza ilk adım attığım an var ya... "Ne kadar özlemişim!" dedim içimden. Suya girer girmez kulaç atmayı da unutmuş gibi hissettim. Nefesim darmadağın, kaslarım sanki kilitlenmişti. Bir kulaç, iki kulaç derken toparladım ama. Nefesimi düzene soktum, kulaçlar yavaş yavaş rayına girdi. Ve tam alışmışken, başladık yarış yapmaya! 😄
Yarışı kazanacağım diye öyle bir inat ettim ki, kaç kez klorlu su yuttuğumu bilmiyorum. Şu an hâlâ boğazım sızlıyor:(
O ara biraz dinlenmek istedim, dolabıma gittim, telefonuma bakayım dedim. O sırada annem aradı:
— “Otonomi’ye gidiyoruz, araba bakmaya. Sen de gel.”
Ben de anında:
— “Tamam!” dedim. Ne de olsa araba tutkusu başka bir boyut bende artık.
Beni aldılar, yola çıktık. Uzun süredir araba araştırıyorum. O kadar çok ilana baktım, o kadar çok video izledim ki artık marka, model, kilometre, boya, motor gücü... Hepsini ezbere biliyorum. Sanayiye gidip ustanın yanına “Usta beni çırak al” desem, şaşırmaz vallahi. 😅
Galericileri geziyoruz. Ama benim gözüm başka bir şeyi arıyor. Gönlümde o “bana ait” hissini verecek arabayı… İçimden “Gönlüm hep seni arıyor, neredesin seeen?” diye diye dolanıyorum.
Sonra arkadan bir ses:
— “Cansu! Gel! Buldum!”
Koşarak gittim. Cama yapıştım. İçine bakıyorum, o sırada kafamın içinde senaryolar dönmeye başladı.
"Şu araba benim olsa, Ela’yı da alsam, Ayvalık yollarına düşsek... Arabada son ses müzik, yol boyunca şarkılar... Rüzgar camdan içeri girerken kahkahalarımız yankılansa…”
Derken, arabanın sahibi geldi. Sorular hazırdı zaten:
— “Kaç kilometrede, motor kaç beygir, hasar var mı?”
Adam anlatırken bir yandan hayal devam ediyor.
Sonra dedim ki:
— “Abi bir açar mısın kapıyı?”
Kapı açıldı, ben hop şoför koltuğundayım. O an…
“Ayyy canımmmm ben seni yerimmm!”
Resmen araba ile duygusal bağ kurdum. İçimden “Burdan inmeyeceğim ben!” diye geçiriyorum. 😄
Annem dışarıdan bakıyor, adamla sohbet ediyor. Camdan seslendim:
— “Gel anne otur yan koltuğa. Seni uçuracağım bu arabayla.”
Cevap gecikmedi:
— “Küçük maganda! Delirme!”
Güldük. Hep böyle zaten. Ben hayal kurarım, annem beni gerçekliğe çeker.
Sonra adam test sürüşü yapabilirsiniz dedi. Hemen anneme döndüm:
— “Anneeee gel bak, bir fragman yaşatayım sana!”
Ama işte... O anda bir ses yükseldi:
“Cansuuuuğğğğğğ!”
Ve test sürüşü hayal olarak kaldı. Arabadan indim, içimden “Bu araba değil ama bu model… bir gün benim olacaksın!” diyerek vedalaştım.
Dönüş yolunda annem durmuyor:
— “Beni Cansu korkutuyor , en çok Cansu’dan korkuyorum. Deli bu, tutamayız. Küçük maganda oldu bu kız iyice.Görüntüsüne bakmayın diyerek gülüyor :)
Ben de gülüyorum:
— “Yavrum sen bana güven, gerisine karışma!”
Sonra hemen “Caanccuuuuuu” demeye başlıyor yine. 😄
Bir anda arabanın arkasından ona sarılıp:
“Senin ağzını burnunu yerim annem benim” diyorum.
Öpüyorum, sarılıyorum haha :)
Sanırım bu ailenin yaramaz çocuğu benim.
Ama ne yapayım? Ruhum biraz deli, gönlüm hep yolda.
Bugün yine bir hayalin eşiğinden döndüm belki ama...
İçimde bir umut var:
Bir gün o hayal gerçek olacak.
Bir gün o koltukta sadece oturmayacağım, yola da çıkacağım.
O gün geldiğinde... klorlu su değil, sadece mutluluk yutacağım. 🚗✨
Yorumlar
Yorum Gönder