Gururla, Minnetle, Hep Atatürk’le

Geçen hafta kelimenin tam anlamıyla hem zihinsel hem de fiziksel olarak yorucuydu. Badananın hemen ertesi günü kollarımı hissetmeden uyandım desem yeridir. Üzerine bir de sabah erken saatte girmem gereken bir sınavım vardı. O kadar yorgundum ki alarm çaldıkça erteliyor, zamanın farkına bile varamıyordum. Gözümü açtığımda sınavıma yalnızca yarım saat kalmıştı! Panikle hazırlandım ve apar topar evden çıktım. Ne yazık ki sınava 15 dakika geç kaldım.

Sınav esnasında göz kapaklarım sanki kurşun gibiydi, uykumun ağırlığı altında eziliyordum. Ama sınavdan sonra biraz yürümek iyi geldi. Havanın serinliği, sokakların hareketliliği beni kendime getirdi. Şehrin her köşesi bayraklarla süslenmişti. İnsanların üzerinde bayramın, 19 Mayıs’ın coşkusu hissediliyordu. O an içimde tarifsiz bir istek doğdu: “Bugün Anıtkabir’e gitmeliyim,” dedim kendime. Bu özel günün bir parçası olmak, bu coşkunun içinde yer almak istedim.

Babamı aradım. “Bugün seninle Anıtkabir’e gitmek istiyorum,” dedim. Bu, bizim ilk Anıtkabir ziyaretimiz olacaktı ve böylesi özel bir günü birlikte yaşamak istedim. Yollarda, metroda inanılmaz bir kalabalık vardı. Ama bu kalabalık itici değil, aksine huzur vericiydi. Hepimiz aynı amaçla, aynı duyguyla oradaydık. İşte bu ortaklık duygusu bana yetti.

Anıtkabir’e vardığımızda gözüm etrafı taradı. Takım elbiseli yaşlı amcalar, üzerinde Atatürk tişörtü olan teyzeler, kırmızı beyaz giymiş çocuklar, ellerinde Türk bayraklarını coşkuyla sallayan gençler... Her biri, bu milletin hafızasında yer eden gurur verici bir tablonun parçası gibiydi. Babamla birlikte Atamızın kabrini ziyaret ettik. Sessizce duamı okudum.

Orada, elinde bastonuyla, göğsünde madalyalarıyla dimdik duran bir gaziyle konuşma fırsatım oldu. Onun gibi nice bedel ödemiş insanların hâlâ Atatürk’e duyduğu sevgiyle orada olması, bana bu vatanın ne kadar güçlü temeller üzerine kurulduğunu bir kez daha hatırlattı. Atatürk sevgisi, ilk günkü gibi taze ve yüreklerde hâlâ dipdiri ve  ilelebet  de öyle kalacak biliyorum. 

Dönüş yolunda marşlarımızı söyleyerek yürüdük. Yorgundum ama içim huzur doluydu. Bugün bir sınavı değil sadece, aynı zamanda tarihimizle, milletimizle, atalarımızla bağ kurduğum bir günü de geride bıraktım. ve bu bağ, bana yaşadığımı hissettiren en güçlü duyguydu.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Pazar Sabahı Hayallerin Peşinde

Kahveyle başlayan, umutla biten :)

Geçmişe özlem, geleceğe hasret…