Öğretmenlikten Badanacılığa Terfi Ettim :(

 Selaaaammm!

Daha 90’lar partisinin yorgunluğunu üzerimden atamadan, kendimi badana yaparken buldum. Evet evet, bildiğiniz badana! Hani o duvar-boyama işi var ya, işte o. Ama durun, olaylar öyle hemen gelişmedi...

Ev sessiz, herkes dışarıda… Tam “ohhh miss gibi, çayımı alıp ders çalışacağım” diye plan yaparken bir anda kapı çaldı. Bir açtım ki babam! Elinde boyalarla içeri girdi. Gülerek, “Hadi kızım, badana yapıcaz,” dedi. İçimden bir çığlık yükseldi ama dışarıya sadece tek bir kelime çıktı:
"Peki…"

O an kütüphaneye kaçma fikri aklımdan geçmedi değil. Ama saatte hayli ileriydi. Ne Ankara’nın trafiği çekilir, ne de dönüş yolu. Kaldım evde… ve boyaların kaderine teslim oldum.

İlk gün babam başladı boyamaya. Ben de sözde yardım ettim. Hani olur ya, “Ben de yardım ettim” demek için fırçayı iki üç kere duvara sürersin ya, işte tam o kıvamdı katkım. Ama olay asıl ertesi gün başladı.

Sabah, babam beni uyandırdı. Kahvaltıyı ettik, elime fırçayı tutuşturdu. Sanki yılların badanacısıyım, nasıl yapacağımı biliyorum da kendimi kaptırmışım… Direkt kapıya giriş yaptım.
Ama iş öyle “boya vur geç” değilmiş! Kapı dediğin köşeli, girintili çıkıntılı bir şeymiş. Duvar gibi değil ki… Fırçayı sürdükçe yoruldum, yoruldukça pes ettim ama yine de bırakamadım. Birinci kapıdan sonra elim alıştı. Kafamda da usta tripleri başladı tabii…

Babam bir ara seslendi:
“Her yeri damlattın, çok pis çalışıyorsun!”
Ben de anında cevabı yapıştırdım:
“Biz ustalar biraz dağınık çalışırız baba, sen bana bir çay getir de şöyle soluklanayım!”

Güldük baya…
Sonra o kapı, bu kapı derken bütün gün geçti. Akşam olduğunda kapılar yepyeni ama ben pert haldeydim. Üstüm başım, ellerim, yüzüm… resmen boya banyosu yapmışım gibi. Hemen kendimi duşa attım. Duştan sonra ise... oturdum ve kalkamadım.
Kollarım ağrıyor, bacaklarım tutmuyor…
Resmen dövülmüş gibiyim.

Ve işte şimdi, o yorgunlukla yatağımda uzanmış, bilgisayar önümde bu satırları yazıyorum. Belki bedenim hâlâ yorgun ama içim hafifledi. Bazen plan dışı şeyler insana farklı bir nefes oluyor galiba.

Ama yine de…
Siz siz olun, bir daha “badana” kelimesini duyarsanız hemen başka odaya geçin, görmezden gelin, duymayın.
Kütüphane yoluna da erkenden çıkın. Kaçın kaççç!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Pazar Sabahı Hayallerin Peşinde

Kahveyle başlayan, umutla biten :)

Geçmişe özlem, geleceğe hasret…