İzmir Rüyası ve Bir Doğum Günü Hatırası

Doğum günümden beri bu sayfayı açıp uzun uzun yazamadım. İş temposu, tatil derken nasıl bugüne geldik hiç anlamadım.

Uzun zamandır içimde bir İzmir sevdası vardı. Ama bir türlü gitmek nasip olmamıştı. Derken doğum günümde, arkadaşımla birlikte bir tur ayarladık ve sonunda yollara düştük.

İlk gün; Denizli, Pamukkale Travertenleri, Hierapolis Antik Kenti, Salda Gölü ve Lavanta Bahçeleri derken, dolu dolu geçen harika bir gün yaşadık. Her şeyden, herkesten uzaklaşmak o kadar iyi geldi ki… Herkesi geride bırakmaya ne kadar ihtiyacım olduğunu orada fark ettim.

Hiçbir şey düşünmemek, sadece gülmek, sadece “o anın” tadını çıkarmak... Meğer ne büyük bir lüksmüş.

Günün sonunda yorgunluktan bitap düşmüş bir halde Denizli’deki otelimize yerleştik. Otelin en güzel yanı mı? Tabii ki klima! Allah’ım, nasıl bir nimettir o... Söküp eve götüresim geldi. Duş alıp yemek yedikten sonra sabaha kadar deliksiz bir uyku çektim.

Ertesi sabah hazırlanıp kahvaltımızı yaptık, tekrar yollara düştük. Ama hâlâ uykumu alamamıştım. Her yolda gözlerim kapanıyordu. Artık araçta "Cansu uyuma!" diye bana laf atan bir ses vardı sürekli.
İçimden “Bünye yorgun dostum, Cansu uyumasın da kim uyusun?” diye söyleniyordum. 😅
Ama kendi kendime “Cansu, bugünü uyuyarak geçirmemelisin!” diyerek gözlerimi açtım.

Ve sonunda... İzmir!

Alaçatı ve Çeşme, uzun zamandır görmek, hatta yaşamak istediğim yerlerin başında geliyordu. Neden bu şehir beni bu kadar çekiyordu bilmiyordum ama... Ayak bastığım anda anladım.

Her kafede, her sokakta bir Atatürk posteri… Kimsenin kimseyi yargılamadığı, herkesin zamanını güzel geçirmeye odaklandığı bir yerdi burası.
O an, içimden geçen tek cümle şuydu:
"Ben bu şehirde yaşamalıyım."

Bu şehrin havası, ritmi, insanı… Her şeyiyle tam da hayalini kurduğum yerdi.

Tatilin son günü, plajda deniz kenarında uzun uzun yürüdüm. İçimden kafamı denize sokup saç rengim açılsın istedim ama kıyafetim uygun değildi, o yüzden yapamadım. 😊

Gün akşam oldu, İzmir’le vedalaşıp dönüş yolculuğuna başladık. Araçta gözlerim manzarada, a
klım son iki gündeydi. Bu doğum günüm, unutulmaz bir anı olarak kaldı bende.

Ve evet… Tüm bu koşuşturmada doğum günüm için tek bir paylaşım bile yapmamışken, hiç beklemediğim insanlardan gelen mesajlar vardı.
“O mu hatırladı?” dediğim kişilerden gelen mesajlarla şaşkınlıkla karışık bir mutluluk yaşadım. “Nasıl yani? Unutmamış mı?” dediklerim oldu.

Yüzümde oluşan garip ama güzel bir tebessümle Ankara yollarına devam ettim.


Bazen insanın tek ihtiyacı, yeni bir şehir, temiz bir gökyüzü ve içinde filizlenen yepyeni bir ‘ben’dir. İzmir, bana bunu hatırlattı.”



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Pazar Sabahı Hayallerin Peşinde

Kahveyle başlayan, umutla biten :)

Geçmişe özlem, geleceğe hasret…