Ruhumun Rengi Bugün Kızıla Döndü
Bugün nedensizce içimde bir kıpırtı vardı. Oturdum ve “neden olmasın?” deyip bir blog yazmak istedim. Kızıl oldum ben… yeniden, hem de tam istediğim gibi. Aynaya baktıkça “iyi mi oldu kötü mü oldu?” diye kendime soruyorum ama cevabı yok. Renk sanki bana küsmüş de sonra barışmışız gibi… Bir yandan yabancı geliyor, bir yandan “ben zaten böyleydim” dedirtiyor. Karmakarışık ama garip bir şekilde huzurlu. Ne olursa olsun, özlemişim kırmızı kafa olarak gezmeyi. Bu renk içimde bir şeyleri hep uyandırıyor.
Bugün içimde tuhaf bir enerji var. Böyle “bu sevdalar boşuna ley, bu sevdalar boşuna” diye içimden türküler geçiyor… Sanki biri halay mendilini önüme bıraksa, “hadi” dese, ortalarda fır dönecek gibiyim. Sebebi yok, açıklaması yok, ama içimde kıpır kıpır bir kalabalık dolaşıyor.
Oysa günüm çok sıradan geçiyor. Kendi hâlimde, sessiz sakin… Ama işte, içimde böyle ucu açık bir his var; ne neşeye benziyor ne hüzne. Arasında bir yerde sallanıyor. Belki de insan bazen sebepsizce dalgalanır; saçının rengi değişir, ruhunun rengi de ona eşlik eder.
Bilmiyorum… Belki kızıllığın verdiği özgürlük hissidir, belki de içimde bir yerlere sıkışmış eski bir beni yeniden çağırıyordur. Bugün böyleyim işte: sıradanlığın içinde kırmızı bir kıvılcım gibi.
Yorumlar
Yorum Gönder